Müjde'de Seçilmişlik


“Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. Birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildiniz. Ne var ki, Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. Dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Tanrı’nın önünde hiç kimse övünemesin. Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa’dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu. Bunun için yazılmış olduğu gibi, “Övünen, Rab’le övünsün.”(1.kor 1:26-31)

Bugün bildirilmiş Müjde’de seçilmişlikten bahsetmek istiyorum. Kutsal kitap’ta seçilmişlik kurtuluş için değil, kurtuluş tasarısının gerçekleştirmesi üzere Rab’bin tarafından birilerin seçilmesidir.

Adem’den İsa Mesih’e kadar uzanan soyağacında olan Rab’bin seçmine baktığımız zaman şu sonuca varıyoruz. İnsan ölçülerine göre değil, Tanrı’nın merhametine göre seçimlerin olduğunu görebiliriz. Eski İbrahim olsun o günkü dönemde ilk oğulluk hakkı denilen bir gelenek varken, RAB zaman zaman bedenen ilk doğan oğula değil, kardeşinden veya daha güçsüz, değersiz olanların üzerinde kendi tasarısını gerçekleştirmiştir.

Başta Kayını değil, Habil’i, sonra Kayın tarafından abil öldürülünce Şit’i seçti. Şit’ten devam edilen soyağacından Nuh’u, Nuh’un 3 oğulların arasında Sam’ı, İbrahim, İshak, Ağabeyi Esav yerine Yakup’u, Yakup’un 12 oğulları arasında ilk Oğlu Ruben’i değil, Yahuda’yı seçmişti RAB. Yahuda’nın soyundan kral Davut ve Davut’tan İsa Mesih’e kadar bir sürü isimleri görebilriz. Ama Davut bile 2 bacılarıyla birlikte 10 kardeşler arasında erkeklerin arasında son çocuğuydu. Üstelik birinci, ikinci ve üçüncü ağabeyleri diğer kardeşlerinden daha tanınmış isleriyle tanınıyorken Davut ise son oğlu olarak tanınmıştı. Samuel bile Davut’un ağabeyleri beğeniyor kral olarak meshetmek isterken Rab bilerek Davut’u seçti.

Yeni Antlaşma’ya gelince Petrus, Matta, Yurtsever Şimon, Pavlus vs. Birçok isimleri sayabiliriz. Bunların hepsi insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildi. Rab’bin gözünde lütuf bulan Rab tarafından tasarılarının gerçekleşmesi için kullanılan kişilerdi. Birçoğu İnsan ölçülerine göre olasaydı. Yakup değil Esav, Davut değil ağabeylerinde biri, küçük kardeşleri değil ilk oğul olan Ruben, Rahav ve Rut değil başka daha soylu, düzgün, daha iyi kadınlar olabilirdi. Ama insan ölçülerine göre olmaz diyenleri seçti. Kendi tasarısını gerçekleştirdi.

Seçilmişlikle övünen İsrailoğulları için de Kutsal Kitap diyor ki,

“Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti. RAB’bin sizi sevmesinin ve seçmesinin nedeni öbür halklardan daha kalabalık olduğunuzdan değil. Siz sayıca öbür halklardan azdınız.(Yasa’nın Tekrarı 7:6-7)

Tanrı hiçbir zaman kendine ait olan onurunu ve yüceliğini başkasına vermez. Çok aklı kişi ve çok yetenekli kişiler bir şey yapınca kendi gücüyle başardığını zan eder. O yüzden güçlü kişi kendi gücüyle övünür. İnsanlar kendi çabalarıyla, gayretiyle, bacerikleriyle iş başardığını zannedebilir. Fakat esas hal böyle değildir.

Eğer çok yetenekliyseniz bu yeteneği size armağan olarak veren Rab’dir.

Eğer çok güçlüyseniz bu gücü size sağlayan da gene Rab’dir.

Eğer çok zekiyseniz bu aklı ve bilgeliği Rab sağlamıştır. Tıpkı Bilge kral Süleyman’a bilgelik verildiği gibi…

Eğer varlıklıysanız, Rab size serveti vermiştir.

Kardeşler bir şey yapıyorsanız veya bir şeye sahipseniz bunu Rab size sağlamıştır. Bir şeyleri başarıyorsanız Rab sizi başarılı kılmıştır.

O yüzden yaptıklarıyla övünmek yerine bunu sağlayan Rab’bi unutmadan O’nunla övünmemiz daha yararlıdır.

Eğer gurura kapılır Rab’le övünmezse sonu Hirodes’e benzer.

Belirlenen günde krallık giysilerini giyen Hirodes tahtına oturarak halka bir konuşma yaptı. Halk, “Bu bir insanın sesi değil, bir ilahın sesidir!” diye bağırıyordu. O anda Rab’bin bir meleği Hirodes’i vurdu. Çünkü Tanrı’ya ait olan yüceliği kendine mal etmişti. İçi kurtlarca kemirilerek can verdi. (Elç 12:21-23)

Her ne kadar insan aklı olsa da gene İQ’su 300 geçmez. Ne kadar hızlı olsa da ışıktan yavaştır. Ne kadar varlıklı olsa da günde 3 öğün yer, giderken de eli boş gider.

Dünynanın gelmiş geçmiş en yüksek İQ’suna sahip olduğu düşünülen, 1898-1944 yıllar arasında yaşamış William James Sidis bile 46 yaşındayken beyin kanamasından hayata veda etti. 6 aylıkken Alfabeyi öğrenmiş, 18 aylıkken New York Times’i okuyacak kadar ingilizce algısı gelişmiş, sonra 3 yaşına kadar Latince, Yunanca’yı öğrenmiş, İlk okulu 9 ayda bitirmiş, 11 yaşında Havard üniversitesine girmiş mezun olurken de 40 dil konuşabilmiş. 16 yaşındayken gene hukuk fakültesine başlamış. Ama 20 yaşlarında hapse düşmüş sonra bir köye çekilir. Ve 46 yaşında ölür.

İnsan her ne kadar güçlü ve zeki olsa da insan olduğunu bilmeli. Süleyman’ın dediği gibi “Akılsız ve çok bilenin sonu da aynıdır” Ne kadar aklı olsa da sonu aynıdır. En son ikisi de ölür.

“insan demirden daha güçlüdür ama sivrisinekten daha güçsüzdür. “

İnsan demirlerini kullanarak binayı yapar. Ama sivrisinekten ölebilir. Cengizhan ve Büyük iskender birçok ülkeyi fethetmiş büyük bir ün kazanmış olabilir. Ama tarihte imza atmış olan bu iki Han büyük ihtimal sivrisinekten sıtımdan yani sıtmadan ölmüştür.

“Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. Birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildiniz. Ne var ki, Tanrı bilgeleri utandırmak için dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. Dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için dünyanın önemsiz, soysuz, değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Tanrı’nın önünde hiç kimse övünemesin. “

Tanrı bütün uluslardan en az olan İsrail’i seçti, 5 kuruş etmez insanları seçti, bazen insanlarca hor görülen insanları, kendisine zulmeden Palvus’u, korkak ve ihanet eden Petrus’u ve öğrencileri seçti, kendi tasarısını gerçekleştirmek için ve başardı da…

“Tanrı insanı yarattı. insanların aracılığıyla kendi tasarısını gerçekleştirdi ve gerçekleştirmektedir.

Tanrı’nın tasarısı Tanrı’nın insanının ortaya çıkmasını bekler.”

Kardeşler bugün Rab kendi tasarısını gerçekleştirmek için insanı aramaktadır?

O insan siz olasınız…

Büyük projeye katılmak ister misniz? Bu dünyada en büyük proje varsa o da Rab’bin egemenliği projesi olmalıdır. Dünya kurulalı beri bugüne kadar bitmez krallık ya da yıkılmamış imparatörlük olmamıştır. Hepsi bir gün kayboldu bir düman gibi ortada yok oldu. Ancak onların izlerini müzelerde görebiliriz. Ama Dünya yaratılalı bugüne dek ve sonsuza dek devam eden bir krallık var o da Rab’bin egemenliğidir. Bu Rab’bin egemenliğiyle ilgili O’nun projesine katılmak ister misiniz?

Biz dünyaya gelip çok şey yapabileceğini düşünürken gerçekte öyle değiliz. Eğer sabah uyanınca bizi aldatan değil, gerçek mutluluğu tatmadıysanız, selamete kavuşmadıysanız, Rab’le buluşmadıysanız, sonsuz yaşamı bulamamışsanız, hiçbir şeyi kazanamamışsınız demektir.

İsterim ki, Rab eskiden Adem’den bugüne kadar kimler kullandıysa, kendisiyle övünecek kişileri çağırmış ve kullanmıştır. Bugün 2019 yılında yaşayan bizleri de aynı şekilde insan ölçülerine bakmaksızın çağırsın ve kendi yüceliği için kullansın! Dünyanın tuzu ve ışığı yapsın! O’nun tasarısını gerçekleştirmek için Rab bugün bizi kullansın!

Ancak Rab’bin tasarısı için kullanılıyorsak bunu unutmayalım!!!

Bizlerin başkalarından daha güçlü, daha güzel, daha yetenekli, daha doğru, daha zengin, daha zeki ve daha iyi olduğumuz için değil, yani insan ölçülerine göre iyi olduğumuzdan değil, kendi merhameti ve iradesine göre bizleri çağırmış, seçmiştir.

Bunun için yazılmış olduğu gibi, “Övünen, Rab’le övünsün.”(1.kor 1:31)

Rab’bin Adı Yücelsin!

Sonsuza dek…

Amin.