Mutluluk
Sözlük anlamı olarak mutluluk: Bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumudur, ya da bir isteği, özlemi yerine geldiğinde duyumsanan sevinç.
Bu dünyada bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz ve sürekli olarak erişmek mümkün mü?
Yoksa hep bir şeylerin eksik olduğunu mu hissediyorsunuz?
Bu eksiklik fiziksel, duygusal ya da psikolojik olabilir. Yemek ve su kadar sevilmeye, sesimizin duyulmasına, kaliteli zamana ve anlaşılmaya da ihtiyacımız var.
Peki hayatınızdaki tüm bu eksiklikleri tamamen karşılayabilen birisi var mı? Ya da kendi gücünüzle bunu yapabilir misiniz?
Tabii ki hayır! Bazı insanlar daha pozitiftir ama yine de kendilerini ya da başkalarını yüzde yüz mutlu etmeleri mümkün değildir.
Biz başımıza gelenlerden, etrafımızdaki insanlardan hatta kendimizden dolayı birçok kez hayal kırıklığına uğrarız, çünkü hepimiz insanız. Her ne kadar iyi taraflarımız varsa da yüzde yüz iyi değiliz, düşüncelerimiz de pak değil, çünkü günahlıyız.
Eğer bu dünya üzerinde tüm isteklerimizin eksiksiz ve sürekli olarak karşılanması mümkün değilse, buna rağmen nasıl sürekli ve derinden mutlu ve tatmin olabiliriz? Başka bir yolu olmalı.
Kutsal Kitap’ın Yuhanna bölümü 6:35’de İsa diyor ki, ”Yaşam ekmeği Benim. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz.”
Yine Yuhanna 4:14’de ”Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak” diyen İsa Mesih’in sözleri geçiyor.
Bu su ve ekmek ihtiyacımız olan her şeydir (fiziksel, duygusal ve ruhsal) Tanrı her şeyin kaynağıdır ve kendisinde olan her şeyden bize bol bol vermek ister. BOL YAŞAM!! Bu fışkıran pınardan kana kana içmemizi ister.
İsa burada sadece öbür dünyadan söz etmiyor. Şimdi yaşadığımız bu dünyadan da söz ediyor.
Bu dünya üzerindeki kötülüğü, adaletsizliği, haksızlığı, yoksulluğu, sevgisizliği… Tamamen durdurmaya bizim gücümüz yetmez ama çaresiz değiliz! Her şeye rağmen bu stabil, derin sevince, büyük umuda sahip olabiliriz.
NASIL?
Tanrı ile barışarak! O’nu tanıyıp, yakın ilişki içinde olarak mümkün
Günah bizi Tanrı’dan ayırdığı için tekrar barıştırılmaya ihtiyacımız var. Günah bizi Tanrı ile ilişki kurmaktan alıkoyar, çünkü kutsal olan ile günahın hiçbir ortaklığı yoktur. Tanrı bizi hala sever, merhamet gösterir, yardım eder ama bu bizim onunla yakın ilişki içinde olduğumuz anlamına gelmez. Tanrı bizi çok iyi tanıyor, yüreğimizin derinliklerindeki düşünceleri, arzuları, her şeyi bilir. Bizi ana rahminde ören odur. Bizim de aynı şekilde O’nu çok iyi tanımamızı ister. Zaten gerçek ilişkide bu şekilde başlar çünkü ilişki iki kişi ile olan bir şeydir.
Bu günah, bizim iyiliklerimizle ya da sevaplarımızla ortadan kalkmaz. Kutsal Yasa’nın yüzde yüzünü yapmadıkça aklanamayız. Kesilen kurbanların kanı kimsenin günahını ortadan kaldırmaya, kişiyi kutsal kılmaya yetmedi. O nedenle ta başlangıçtan beri var olan İsa, insan bedeni alıp dünyaya geldi. Lekesiz, kusursuz , dünyanın günahını ortadan kaldıracak ilk ve son kurban olarak çarmıhta öldü ve üç gün sonra ölümden dirildi.
Bu plan, ilk günah dünyaya girdiği andan itibaren Tanrı tarafından söylenmiş ve binlerce yıl peygamberler aracılığıyla da duyurulmuştur. Tevrat ve Zebur da beklenen Kurtarıcı İsa’dır.
Romalılar 10:9-13 diyor ki: İsa’nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı’nın O’nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur. Kutsal yazı, ‘O’na iman eden utandırılmayacak’’ diyor. Çünkü Yahudi Grek ayrımı yoktur, aynı Rab hepsinin Rabbi’dir. Kendisini çağıranların tümüne eli açıktır. ‘’Rab’bi adıyla çağıran herkes kurtulacak.
Hiç kimse bu dünyanın sunduğu şeylere sahip olarak mutlu ya da tatmin olamaz. Bu şeyler bizi bir yere kadar mutlu edebilir ama asıl doygunluğa ulaştıran Tanrı ile olan yakın ilişkidir. İşte o zaman bizim hayatımızda ne olursa olsun her şeye rağmen doygun ve mutlu oluruz. Yalnız Tanrı bizi tatmin edebilir.
Siz ne istersiniz? Dünyanın sunduğu geçici, her gün değişken mutluluktan yudum yudum içmek mi? Yoksa Tanrı’nın sunduğu, kaynağı hiç tükenmeyen, kurumayan ama devamlı olarak fışkıran yaşam pınarından içmek mi?
Gelin bu pınardan doya doya için!